TASAVVUFTA VECD HALİ
Metin Acıpayam
Özet:
Sâlikin tevhide giden yolda karşılacağı üç halden en ehemmiyetli olanı vecd halidir. İsmullahı zikreden mürid, zikri ve ibadetleriyle beraber ulvi bir heyecana gark olur. Bu manevi heyecandır. Vecd hali kesbi (sonradan kazanılmış) değil, vehhi (fıtri)’dir. Bir anda ortaya çıkan vecd halinin gelişi ve ne zaman gideceği belli olmaz. Belli olmadığı gibi fark da edilmez. Bu çalışma, ehl-i tarikın ulvi yolculuğunda yaşadığı/yaşayacağı vecd halini izah etmek kabilinde kaleme alınmıştır.
Anahtar Kelimeler: Vecd, tevâcüd, aşk-ı ilahi, heyacan, sâlik
Giriş
Erbâbı tasavvuf, tasavvufi yolda bazı haller ve heyecanlar yaşarlar. Bu hal ve heyecanlar, eserin yani insanın, eser üzerinden müessire ulaşması yolunda kalbe ani olarak gelen hal ve heyecandan ibarettir. Kalbe gelen bu heyecanlardan müsbet olana vecd, menfi olana hatarat diyoruz. Selçuk Eraydın Tasavvuf ve Tarikatler isimli eserinde “v-c-d” kök fiilinden üretilen vecd mefhumunu şu sözlerle tanımlar; “yitiği ve aradığını beş duyu, şehevî ve gazabî kuvvet veya akıl yoluyla bulmak; öfke, hüzün, hüznü gerektiren keder; şikâyet etmek, bolluk ve zenginlik, istediğine kavuşmak, güç yetirmek, kolaylık, aşırı sevgi, aşk ve iştiyak sarhoşluğu içinde kendinden geçmek ve yüksek heyecan” manalarıyla izah eder. [1]
Vecd iki türlüdür: vecd-i mülk, vecd-i likâ. Sâliki bulan ve ona hâkim olan her vecd mülk vecdi, sâlikin bulduğu vecd ise likâ (karşılaşma) vecdidir. Hakk’tan gelen tecellilerle beraber kalbin karşılaştığı hüzün ve neşe gibi şeylerin hepsi birer vecddir. [2]