METİN ACIPAYAM: Baran dergisi 402. sayısında “Sezai Dilbilen” imzalı yazının başlığı “Demokrasi kadını esir etmenin, Şeriat özgürleştoirmenin rejimidir…” başlığıyla enfes bir yazı neşredildi. Gerçekten soysuz özgürlüklere (!) kapı aralayan Batı adamının mamülü Demokrasi nizamsızlığından ötürüdür ki, kadının mahremiyet sınırları çiğnendi. Ve batılı bir düşünürün söylediği gibi “Herşeye isim konuldu ama, kadına isim bulanamadı”. Aslında Batı’nın insanı getirdiği nihai noktadan görüyoruz ki, hiç bir şeye isim konulamadı. Kavramlar yerli yerine oturtulamadı, ve bu keşmekeş içinde kadın bir seks objesi olarak pazarlandı. Sezai Dilbilen’in yazı başlığı olan “Demokrasi kadını esir etmenin, şeriat özgürleştirmenin rejimidir” sözünden ne anlamamız gerekiyor?
Özge Senâ Bigeç: İnsanlığa, ‘Olması Gerekeni’ verdiğimizde; İnsanlar, ‘Olması Gereken’e doğru gidecektir. Gerek kadın, gerekse erkek ASLÎ KİMLİK’lerinden uzaklaştırılma gibi bir manevi savaşla karşı karşıya kaldı. Işıktan haz almayan Karanlık Dimağlar; bunu türlü türlü hile içinde gerçekleştirdiler. Hile içinde, çünkü; ışığa karşı yapacakları tek şey onu örtmek olacaktı. Örttüler de nitekim. Küfür (İnkar), karanlık giysisiyle uzun yıllar mâsumların üzerine serildi. Bu hileler evvela ilim üzerinden gerçekleştirildi. İnsan neyi yapması gerektiğini bilemezse, ne gösterilirse onu yapmak zorunda kalacaktır. Aslî Resmi’ni kaybeden insan, bir süre Hakikati’ni ve Ecdâdı’nı unuttu, Öz’ünden koptu… Algıları zehirlendi.. Düşünemeyen Araştırmayan insan haline getirildi. Bu özellikte bir insan, karanlık dimağlar için ciddi bir yem demekti. Aksi halde; Asliyeti’ni muhafaza etmiş hiçbir insan Asırlarca Ecdâdına ve Dinine ve Değerlerine hizmet etmiş, onların özü, mayası ve gayesi ile harmanlanmış Kur’an Harfleri’ne yapılan İhaneti kabul ve müsaade etmeyecek, bir ELİF gibi dimdik hainlerin karşısında yer alacaktı. Bu yönüyle, İnsanlığın Elif’leri öldürüldü! Elif’i olmayan Alfabe de hayatiyetini muhafaza edemedi. Ancak hainlerin ve kafirlerin hesâb edemediği bir şey vardı: Allah ‘yoktan’ var ederdi! Şimdi; batının ve bâtılın karanlık dimağlarınca üretilen sefih haber bültenlerinde dünya için siyah bir tablo çizilmek istense de kimsenin artık gözlerini kapayamayacağı bir İNTİBAH ile karşı karşıya tüm hain, kafir ve zalimler! Bana Kadın’ı sordunuz… Ancak Âdem ile başlar Hayat! Âdem’i onarılmayan hayatın, Hasta Havvası kaçınılmaz olacaktır. Kadını ve Erkeği ayırmakla başlamadı mı manevi savaş?! Oysa; kadın ve erkek BİRLİK’ten geldiler, varmak için BİRLİĞE ve DİRİLİĞE…Sorunuzda ‘‘Kavram’’ kelimesi geçiyor. Burası püf nokta! Zira; kelimeler ihyâ edilmedikçe, kelimelere, kavramlara tekabül eden hayatlar da inşâ edilemeyecek demektir. ‘’Şeriat’’ Kelimesi ve Kavramı da; manevi savaşta en çok yara alan kelimelerden biridir. Lâkin; bugün yaşanan İNTİBAH; bu yaraları tedavi edecek derecede insanları akın akın Özleriyle buluşturuyor. Bu vukufiyeti yaşayan insan; Hatırlama’nın Bayramı’nı yaşıyor. Şu an bu meseleleri konuşuyor olmamız da İdrak İntibahı’nın bir başka delilidir. Zira bi zamanlar; kitaplar ve kelimeler ve giysiler haince unutuluşa gömüldüler! Şimdi; gömüldükleri yerlerden müthiş sümbül vermekteler. İnşaallah; daha da verecekler!
Okumaya devam et →