Sırrı’nın ‘Serdar uyan artık’ demesiyle Serdar uyandı. Gözlerini açmasıyla başının yere düşmesi bir oldu Serdar’ın. ‘Sırrı Amca’ diye mırıldandı. ‘Sırrı Amca, neler olduğunu biliyor musun? diye soru sormadan Sırrı olanların tamamından haberinin olduğunu söyleyecekti. Koyu bir sohbet başlayıp Serdar’ın soruları gelmeden ikisi de Serdar’ın telefonunun sesiyle irkildiler.
Arayan Serdar’ın annesiydi. Serdar telefonu baygın şekilde açtı.
‘Serdar, evladım! Nerdesin sen?
‘Annneeeeeee’
‘Serdar ne oluyor, yoksa!…’
‘Anneeeee, merakkk etmeeee’
***
Telefon düştü Serdar’ın elinden… Henüz kendine gelememişti. Sırrı, olanların farkında Serdar’ın kulağına ‘Herşey SEN’de, SEN’İ var eden mutlak varlıkta.’ diye fısıldadı. Bu sözün tüm mehabeti Serdar’ı kuşatıyor, kulağından giren bu hafif ‘ses’ tüm hücrelerini sarıyordu.
İrkildi Serdar birden. Sırrı’ya hitaben ‘Efesus yenildi.’ dedi. Serdar’ın bu sözüne karşılık Sırrı ‘O yenilmez, fakat bir müddet yenilmiş gibi gözükür, eminim ilerleyen zamanlarda başka planlarla üzerimize gelecektir.’ dedi.
***
Serdar, Sırrı’ya ‘Şimdi ne yapacağız.’ dedi korkak bir ifadeyle. Sırrı ise, ‘Hemen atla arabaya, dönüyoruz’ diyecekti. ‘Dönelim ve beyin hücreleri yanan insanlarımıza yepyeni bir ‘akıl’ inşâsı gerçekleştirelim.
***