METİN ACIPAYAM İLE ‘MAARİF’ DAVAMIZ ÜZERİNE MÜLAKAT

isimsiz-1MAARİF DAVAMIZ başlıklı MÜLAKAT

Mülakat: Tekin Gümüştekin

1) Merhabalar Metin Bey, Öncelikle bizi kırmayıp zaman ayırdığınız için şahsım ve turmeb haber ajansı adına teşekkür ediyorum. Sizin Eğitim sistemi başta olmak üzere  birçok konu da araştırmalar yapmış olduğunuzu biliyoruz. Öncelikle “Eğitim” dediğimiz zaman günümüz şartlarında aklınıza ne geliyor ve ne olması gerektiğine inanıyorsunuz?

Metin Acıpayam: 1,5 asırdır bir buhran içindeyiz. Bu buhranın tüm içtimai hayatımızı kuşattığı aşikâr bir gerçek. Buhran-ı fikrimizin birçok esbapları vardır elbet. Dilsiz ve dinsiz bırakılan bir cemiyet ve bu cemiyetin karanlık ‘aydın’ portresi.

Osmanlı akından akına koşan bir medeniyet devletiydi. Âlemşümul mefkûresi, sarsılmaz imanı ve derin samimiyetten teşekkül etmiş bir cemiyet inşâ etmişti. Ne var ki, ihtiyarlaşan insan gibi Devlet-i Aliyye’de bunaklaşmış ve gevezeleşmişti. Hayatın dışında kalmış ve zamanın nabzını yakalayabilecek külli idrakten uzaklaşmıştı. Bu uzaklaşmakla beraber cevabımızın başında zikrettiğimiz buhran başlamıştı. Buhran âlemşümuldür. Batı’nın buhranı tüm cihana sıçrayarak bu cerahat Şark’ı da içine almış ve Osmanlı yılanlı kuyuya atılmıştı. Bu kuyunun kendine has hususiyetleri ve menfi veçheleri vardı. O zaman ki tabirle ‘cihan-ı husûmet’ yani tüm cihan Osmanlı Devletine husumet besliyordu. Husumetin dahili kahramanları nihayet Tanzimat’la kendini göstermiş, hariçteki dostlarıyla beraber devletimizi ve bu devletin ‘maarif’ anlayışını hedef almışlardı. Sualinizde geçen ‘eğitim’ kelimesini kesinlikle kabul etmemekle beraber lügat-ı ulvi’ den o kelimeye karşılık ‘maarif’ kelimesini kullanıyorum. Sebep? Sebep şudur ki, ecdadımız ‘milli eğitim bakanlığı’ müessesine ‘maarif nezareti’ diyordu. Ne için? Çünkü tüm ilimleri müessirin maarifetini keşf ve idrak üzerine inşâ etmişti. Müessir: Eser yaratan, yaratıcı,  Eser: İnsan.

*

Eser olan insana müessiri keşfettirmeyen her ilim, ilim olmamakla beraber nefs tatmininden başka şey değildir. Bu sebepten ben ‘eğitim’ meselesinde bu meş’um kelimeyi kabul etmiyorum. Zira eğitilen insan değil hayvandır, marifet peşinde koşansa insan. İnsana ve maarif meselemize bu güzergâhta bakmayıp mefhumları şuurla belirleyemediğimiz takdirde silik mefhumlar zihinleri de silikleştirecektir.

*

Biz Müslümanlar olarak bugün itibariyle mevcudu kabul edemeyiz. Zira ‘mevcut’ bizim değil zıt kutbun inşasıyla var olmuştur. Eşya boşluk kabul etmeyeceğine göre, yeni maarif telakkisi üzerine çalışmak, hususi tetkikler ve teşhisler yapmak her insaflı ve vicdanlı ilim ve fikir adamı için zarurettir. Bu zarureti idrak edemeyenler ise mevcudun içinde yılanlı kuyuya düşmekten kurtulamayacaklardır.

2) Yapmış olduğunuz araştırmalar neticesinde mevcut eğitim sistemimizde gözünüze çarpan aksaklıklar nelerdir bu aksaklıkları nasıl giderebiliriz? Peki bu aksaklıkların sebepleri nelerdir varsa bu yöndeki çalışmalarınız hakkında bize bilgi verir misiniz?

Metin Acıpayam: S. Ahmet Arvasi hoca ‘Diyalektiğimiz ve Estetiğimiz’ isimli eserinde aklı ‘akl-ı cüz’ ve akl-ı külle’ olmak üzere ikiye ayırır. (Parça akıl ve âlemşümul (bütün) akıl)

Her hangi bir mevzuya yaklaşır iken ‘insan-hayat-varlık’ telakkisinin hiçbir umdesine zıt düşülemez ve yaklaşımınız tezat teşkil edemez. Ediyorsa eğer Ahmet Arvasi hocanın akıl tasnifindeki ‘parça akıl’ serkeşliğine yakalanırsınız ki, bu hal insanı ‘bütün fikrin’ mecraından uzaklaştırır ve fikirden müstakilleştirir. Bu kaide-i umumiyi beyan ettikten sonra diyebiliriz ki, ‘eğitim sistemi’ dediğiniz ucu açık ‘şey’ bütün fikir yani külli idrak etrafında konuşulması gerekir.

Maarif meselesinin özü insanı inşa etmektir. İnsanın inşâ edilmesi için neye ihtiyaç vardır? İlm-i beşere… Yani insan ilimlerine… İlm-i beşer kurulmadığı takdirde ilm-i cemiyet yani sosyoloji ilmini de kuramayız. Mevzu o kadar çetrefilli ve bir o kadar da mücerret tefekküre ihtiyaç vardır ki, bu iş için yüzlerce mütefekkir ve binlerce tetkik, terkip ve tatbik kafalara ihtiyacın olduğu bir gerçek…

İnsanı var eden görünen ve görünmeyen his ve idrak uzuvları vardır. Görünen his ve idrak uzuvları havass-ı zahire, görünmeyenler ise havass-ı batınâ’dır. Akıl, mantık, zekâ, beyin, duygular, kalp, his, idrak ve tüm bunları sevk ve idare eden ruh ve nefs kuvveleri. Bütün bunlar İslam bilgi evreni dairesinde yeniden ele alınıp tetkik yapılmayıpta yeni ilimler ve hakikatler keşfedilmediği takdirde insana ‘hayvan’ nazarıyla bakan Batı pozitivist ve materyalist gözlüklerden kurtulamayız. Bu sebepten bugün maarif meselemizin en hazin tarafı muhtevanın tamamen Batı bilgi evreninden devşirme ve ithal edilen bilgi manzumelerinden teşekkül etmiş olmasıdır. Şahsiyetsizliğin ve mahkûm oluşun böylesi… Ne garip ve ne rezil bir hal… Temel aksaklığın sebebi budur. Hala kendi bilgi evrenimizi inşâ edemememiz, hala kendi akıl telakkimizi ortaya koyamamamız… Düşman dediğiniz Batı’dan kopyaladığınız temel mülahazaların bu coğrafyaya uymayışı ve insanımızı murakabe altına alamaması. İşte size sebepler…

*

Yaranın tedavisine gelince… Teşhis yapılmadan tedavi mümkün olmaz. Teşhisi yapılan hastalığın da tedavisi şarttır. Yukarıda söylediklerimiz acı teşhisler. Şimdi teşhisi tedavi zamanı…

Tekliflerimiz Ve Çalışmalarımızın Bir Kısmı

  1. a) Lisan Meselesi

Malumunuz olduğu üzere ülkemizde lisan keşmekeşi yaşıyoruz. Maarif davamızın ve ilim adamlarımızı 150 yıldır meşgul eden lisan meselesi hal edilmeden, bu mevzuda orta yol bulunmadan ayağa kalkabilmemiz ve maarif sahasındaki menfi taraflara yönelebilmemiz mümkün değildir. İlim lisanla icra edilir, lisan ise kelimelerle tezahür eder.

1860’larda Münif Paşa’nın yazdığı makaleyle başlayan lisan kavgasının bidayeti ‘ıslah-huruf’ hareketiyle başlamış, bu hareket kendini 1928’de ‘tebdil-i huruf’ta noktalamıştır. Tebdil edilen sadece harflerimiz mi idi? Hayır! Hem harfler kaldırılıyor, hem de kelimeler ‘uydur uydur söyle’ mantığıyla hareket edilerek piçleştiriliyor, piçleşen kelimelerle beraber nesiller piçleşiyordu. Piç kelimeler piç nesiller çıkarır. Nurullah Ataç denilen meş’um ve mukallit kafa bu zevksiz ve estetiksiz kelimelerin zamparasıdır. Cemil Meriç’e göre ‘dilekçe yazarı’ dahi olamayacak olan bu tip tam bir Cumhuriyet adamıdır ve tarihe lisanı mahveden hain olarak geçmesi muhtemel bir şahsiyetin sahibidir.

1860’larda başlayan bu uğursuz hareket, 1928 Mustafa Kemal darbesiyle nihayetlenmiş sonra ise ‘tasfiyecilik’ hareketiyle dilimiz bütün düşman kutbuna peşkeş çekilmiştir. Nihayet bir Profesör bozuntusu ‘artık Türkçe ile ilim yapılamaz, İngilizce’yi resmi dil kabul edelim’ demeye kadar varmıştır.

*

Dün dünde kaldı… Manasız ve saçma küfürnâmeler yerine oturup sükûnetle çalışalım ve bu mevzuyu hal etmenin yolunu arayalım… Bu sebepten LİSAN ÇALIŞMALARIMIZ ETRAFINDA mevzu haritamızı buradan yayınlıyor ve LİSAN KEŞMEKEŞİNE son verecek dosyamızla alakalı müşterek çalışmalar yapacak dostları bekliyorum.

Mevzu Haritası:

LİSAN MESELESİ

  • İlm-i Müdevven (Derlenen İlim) Usulû

Eser Çerçevesi

1-Eserin teknik hüviyeti

1-1-Baskı yeri, tarihi

1-2-ISBN numarası

1-3-Sayfa sayısı

2-Kaynak ve mensubiyet tasnifi

2-1-İslam ilim telakkisine tabi olanlar

2-2-Batı bilim telakkisine tabi olanlar

2-3-Eklektik telakkiye tabi olanlar

3-İslam bilgi telakkisindeki tarif ve tasnif

3-1-İrfan mecrasına ait

3-2-İlim mecrasına ait

3-3-Tefekkür mecrasına ait

3-4-Sanat mecrasına ait

4-İslam ilim telakkisindeki tarif ve tasnif

4-1-Kur’an ilimleri mecrasına ait

4-2-Tevhid ilimleri mecrasına ait

4-3-Beşeri ilimler mecrasına ait

4-4-Müspet ilimler mecrasına ait

5-Derinlik tarif ve tasnifi

5-1-Tercüme eser

5-2-Tetkik eser

5-3-Telif eser

5-4-Keşif eser

5-5-Terkip eser

  • Lügat Çalışması
  • Mukaddime Çalışması
  • Kadim Lügat Taramaları

(Birinci safha Tanzimat’a kadar, İkinci Safha 1839-1863, Üçüncü Safha 1863- 1928, Dördüncü Safha 1928-2016) (Kelime Sayısı, Arabi ve Farisi kelimeler, Terkip (Osmanlıca) Kelimeler, Tanzimat Sonrası Fransızca, 1928 sonrası İngilizce kelimelerin listesi )

Tarihi kaynaklara bağlılık (Katip Çelebi’nin Keşfü’z- Zunûn eserinin muhakkak tetkiki, Alakalı Tabakat Eserleri)

  • Cumhuriyet Sonrası için Hususi bölümlerin ayrılması
  • Uydurukça Kelimelerin tetkiki, tesbiti, ve bu kelimelerin gramer kaidelerine aykırılıklarının ispatı
  • Tenâfür çalışması

Mücerret Ve Müşahhas Çalışmalar

Mücerret Çalışmalar

– Lisan-Zaman münasebeti

Zaman ahengli bir oluş ifadesidir. Ahengin ve Oluşun Lisan Münasebeti

-Lisan-Hayat münasebeti

-Lisan-Su münasebeti

-Lisan-kader münasebeti

-Lisan-mekan münasebeti

-Lisan-İnsan münasebeti

-Lisan-Varlık münasebeti

-Lisan-Musiki münasebeti

Musiki Dili; Osmanlıca

Musikinin Özü Lisan Güzelliğidir

Söz- Ses-Musiki Münasebeti

Söze Musiki Katmak deyimi

Kelimeler Sözün Mücevherleridir

Söz Mücevharatının Ses Ahengi Kurması

Ses Sözün Cem’idir. Sesin ve Sözün terkibinden Musikinin Doğması

Müşahhas Çalışmalar

Tetkik Eserler

– “Uyduruk Aydınların Uydurukçası” isimli eser

-Lisan Kurumunun Dünden Bugüne Reisliğini (Başkanlığı) yapmış tüm eşhasın hayat hikayesi. (İslam’a bakışı, Milliyetçilik Yorumları, Anadolulu olup olmadıkları, soy ağaçları vesaire)

-İslamcı Uydurukçular (MAVERA ekibini tetkik ve tespit)

Yedi Güzel adam denilen uyduruk aydın tiplemelerinin lisan laubaliliği hakkında eser. (Mavera dergisinin tetkiki, Alakalı şahısların eserlerin taranması)

– Lisan Kurumunu Rusya’nın Polit Bürosu kurmuştur. Alakalı vesikaların neşri

– Mustafa Kemal’in Rusya’dan Lisan ile alakalı anlaşma hikayesi (1943 Büyük Doğu dergilerinin taranması- Dedektif X bir mahlasıyla yazılan yazılar- )

-Lisanla alakalı 100 civarında eserden tutulan notların şerh çalışması

MÜESSESE FİKRİ

-Lisan keşmekeşini bitirecek müessese fikrinin geliştirilmesi

-Fikirsiz müessese olmaz. Müessesesiz fikir de ruhsuz ve pörsümeye mahkumdur.

-1928’den sonra, lisan meselesiyle alakalı “müessese fikri olan var mıdır?” varsa tetkik ve tespiti

-Lisan Külliyesi Müessese Modeli (Model üzerinde çalışıldı)

-Lisan Külliyesi’nin kalbi Mısır’da, Beyni Türkiye’de, diğer uzuvları Bosna’da olmak kaydıyla oluşturuldu…

-Batı’dan gelen lisan sadırıları Bosna’dan, İslam Coğrafyasıyla münasebeti sağlayacak altyapı da Mısır üzerinden gerçekleşmelidir.

-Sevk ve İdare İstanbul’daki külliyeden olmalıdır.

-Lisan Külliyesi her şehirde bir ana merkez olmak şartıyla, bölge bölge tasnif edilmeli, haftalık küçük, aylık büyük, yıllıkta hal muhasebesi gerçekleşmeli

-Lisan Külliyesinin tüm kurum ve müesseselerde müeyyide kudretinin bulunması gerekliliğinin fikri alt yapısını kurma

  1. b) İlimlerin Tasnifi

Maarif davamızın can damarı ‘ilimlerin tasnifi’ meselesidir. Ülkede başlığı dahi olmayan bu mevzunun acilen gündeme alınması gerekmektedir. İlim ve bilgi telakkisi olmayan bir cemiyetin maarif sahasına uzanabilmesi mümkün değildir. Bu hayati mevzu hakkında Haki Demir’in İslam Medeniyet Tasavvuru isimli dört ciltlik eserine bakılabilir.

*

İlimlerin tasnifi ‘tekellüm’ yani maarif anlayışının diyalektiğini ortaya koyacaktır. Neyi nerede kullanacağımızı ve hangi ilmi sahada nerede ve hangi mecrada tasnif edeceğimizi yapılacak olan ilim tasnifi belirleyecek, böylece İslam bilgi evrenini inşâ edebilmenin yolu açılacaktır.

  1. c) Tabakat Çalışması

Bir buçuk asırdır içinde yuvarlandığımız krizi bitirecek çalışmanın biri de Tabakat çalışmasıdır. Tabakat, zamanın fotoğrafını çeken bibliyografya ve fihrist çalışmasıdır. Geçen asrın (20. asır) tabakat çalışması çıkarılmadığı takdirde hangi mevzuda ‘nerede olduğumuz’ bilemeyecek, bu bilemeyişle beraber de mesafe kat edemeyeceğiz. Tabakat çalışmasının mevzu haritasını mütefekkir Haki Demir hazırlamıştır. Bendeniz ise gücüm ve kudretim çapında bu mevzu haritası etrafında okumalar ve tetkikler yapıyor ve geçen asrın tabakat çalışmasını ortaya koymaya çalışıyorum. Mevzu haritasını buradan yayınlıyor, bu meselede de müşterek çalışma arkadaşları arıyorum:

Tabakat Mevzu Haritası:

MEVZU HARİTASI

A-ANA HARİTA

1-ŞAHSİYETLER TABAKATI

1-1-Şahsiyet çeşitleri

1-1-1-Arifler

1-1-2-Alimler

1-1-3-Mütefekkirler

1-1-4-Münevverler

1-1-5-Sanatçılar

1-1-6-Hareket adamları

1-2-Şahsiyetler listesi

1-2-1-Alfabetik liste

1-2-2-Tasnife göre liste

1-2-3-Tarihe göre liste

2-KÜLLİYAT TABAKATI

2-1-Külliyatlar listesi

2-1-1-Büyük Doğu külliyatı

2-1-2-Risale-i Nur külliyatı

2-1-3-Diriliş külliyatı

2-1-4-Cemil Meriç külliyatı

2-1-5-Fikirteknesi külliyatı

2-1-6-Seyyid Ahmet Arvasi külliyatı

2-1-7-Oryantalist külliyat

2-1-8-Diğer külliyatlar (Tetkik ve tespit edilecek)

2-2-Külliyat muhtevası

2-2-1-Ana muhteva

2-2-2-Muhteva haritası

2-2-3-Mevzu haritası

3-KUR’AN İLİMLERİ TABAKATI

3-1-Tefsir ilmi

3-2-Hadis ilmi

3-3-Siyer ilmi

3-4-Kelam ilmi

3-5-Fıkıh ilmi

3-6-Lisan ilmi

3-7-Maarif ilmi

3-8-Hal ilmi

3-9-Diğer ilimler

4-TEVHİD İLİMLERİ TABAKATI

4-1-Tasavvuf

4-1-1-Tarikat

4-1-2-Sohbet

4-1-3-Menakıp

4-1-4-Ahlak

4-1-5-Edep

4-1-6-Usul

4-2-Tevhid

4-2-1-Tevhid

4-2-2-Vahdet

4-2-3-Şirk

4-2-4-Mutlak varlık telakkisi

4-2-3-Varlık telakkisi

4-2-4-İnsan telakkisi

4-2-5-Hayat telakkisi

4-3-Tekevvünat

4-3-1-Yaratılış

4-3-2-Taayyün

4-3-3-Tecelli

4-3-4-Tezahür

5-BEŞERİ İLİMLER TABAKATI

5-1-Ruhiyat

5-2-Ahlak

5-3-İçtimaiyat

5-4-Tababet

5-5-Siyaset

5-6-İktisat

5-7-Diğer ilimler

6-MÜSPET İLİMLER TABAKATI

6-1-Riyaziye

6-2-Matematik

6-3-Fizik

6-4-Kimya

6-5-Astronomi

6-6-Biyoloji

6-7-Diğer ilimler

7-TEFEKKÜR TABAKATI

7-1-Fikriyatlar (Külliyatlar)

7-2-Fikir cereyanları

7-3-Fikir keşif ve telifi

8-SANAT TABAKATI

8-1-Edebiyat

8-2-Şiir

8-3-Musiki

8-4-Roman

8-5-Hikaye

8-6-Seyahatname

8-7-Hal tercemesi (biyografi)

8-8-Sinema

8-9-Minyatür ve resim

8-10-Hat sanatı

8-11-Tezhip sanatı

8-12-Ebru sanatı

8-13-Diğer sanatlar

B-ÇERÇEVE

1-ŞAHSİYETLER ÇERÇEVESİ

1-1-Terceme-i hal

1-1-1-Hayat hikayesi

1-1-2-Ruhi hayatı

1-1-3-Fikri hayatı

1-1-4-İçtimai hayatı

1-1-5-Siyasi hayatı

1-2-Silsile

1-2-1-Tasavvuf silsilesi

1-2-2-İlmi silsile

1-2-3-Fikri silsile

1-3-Eserleri

1-3-1-Eser listesi

1-3-2-İlmi eserler

1-3-3-İrfani eserler

1-3-4-Fikri eserler

1-3-5-Sanat eserleri

1-3-6-Müessese eserleri (kurduğu müesseseler)

1-4-Mücadelesi

1-4-1-Fikri mücadelesi

1-4-2-Siyasi mücadelesi

1-4-3-İçtimai mücadelesi

1-5-Münasebetleri

1-5-1-Münasebet ağı

2-KÜLLİYAT ÇERÇEVESİ

2-1-Külliyatın tam listesi

2-1-1-Alfabetik liste

2-1-2-Kıymet ve ehemmiyet listesi

2-1-3-Telif tarihi listesi

2-2-Külliyatın tasnifi

2-2-1-Eser tasnifi

2-2-2-Mevzu tasnifi

2-2-3-Mecra tasnifi

2-3-Külliyatın külliyatı

2-3-1-Müellif ile ilgili yazılan eserler

2-3-2-Külliyat ile ilgili yazılan eserler

2-3-3-Fikriyatın tatbiki

2-3-4-Külliyatın tesir sahası

3-KUR’AN İLİMLERİ TABAKATINA AİT ÇERÇEVE

4-TEVHİD İLİMLERİ TABAKATINA AİT ÇERÇEVE

5-BEŞERİ İLİMLER TABAKATINA AİT ÇERÇEVE

5-1-Batı kaynaklı sosyal bilimler çalışmaları

5-1-1-Sosyal bilimler çalışmaları

5-1-2-Sosyal bilimlerin tenkidi

5-1-3-Sosyal bilimler-Beşeri ilimler eklektik çalışmaları

5-2-İslam merkezli beşeri ilimler çalışmaları

5-2-1-Beşeri ilimler mecrasının fikri zemini

5-2-2-Beşeri ilimler mecrasının ilmi zemini

5-2-3-Beşeri ilimler mecrasının irfani zemini

5-2-4-Beşeri ilimlerin kuruluş çalışmaları

5-2-5-Beşeri ilimlere dair kurucu teklifler

6-MÜSPET İLİMLER TABAKATINA AİT ÇERÇEVE

6-1-Batı kaynaklı pozitif bilimler çalışmaları

6-1-1-Pozitif bilimler çalışmaları

6-1-2-Pozitif bilimler tenkidi

6-1-3-Pozitif bilimler-Müspet ilimler eklektik çalışmaları

6-2-İslam merkezli müspet ilimler çalışmaları

6-2-1-Müspet ilimler mecrasının fikri zemini

6-2-2-Müspet ilimler mecrasının ilmi zemini

6-2-3-Müspet ilimler mecrasının irfani zemini

6-2-4-Müspet ilimlerin kuruluş çalışmaları

6-2-5-Müspet ilimlere dair kurucu teklifler

7-TEFEKKÜR TABAKATINA AİT ÇERÇEVE

8-SANAT TABAKATINA AİT ÇERÇEVE

9-ESER ÇERÇEVESİ

9-1-Eserin teknik hüviyeti

9-1-1-Baskı yeri, tarihi

9-1-2-ISBN numarası

9-1-3-Sayfa sayısı

9-2-Kaynak ve mensubiyet tasnifi

9-2-1-İslam ilim telakkisine tabi olanlar

9-2-2-Batı bilim telakkisine tabi olanlar

9-2-3-Eklektik telakkiye tabi olanlar

9-3-İslam bilgi telakkisindeki tarif ve tasnif

9-3-1-İrfan mecrasına ait

9-3-2-İlim mecrasına ait

9-3-3-Tefekkür mecrasına ait

9-3-4-Sanat mecrasına ait

9-4-İslam ilim telakkisindeki tarif ve tasnif

9-4-1-Kur’an ilimleri mecrasına ait

9-4-2-Tevhid ilimleri mecrasına ait

9-4-3-Beşeri ilimler mecrasına ait

9-4-4-Müspet ilimler mecrasına ait

9-5-Derinlik tarif ve tasnifi

9-5-1-Tercüme eser

9-5-2-Tetkik eser

9-5-3-Telif eser

9-5-4-Keşif eser

9-5-5-Terkip eser

3) Türk ve İslam tarihine şöyle bir göz attığımızda büyük başarılarla dolu olduğunu görüyoruz. Metin Bey bu başarıları Osmanlı ve İslam tarihinde kullanılan eğitim sistemiyle alakalı olduğuna inanıyor musunuz? Bu inancınızın dayanakları nelerdir?

Metin Acıpayam: Tabii ki inanıyorum…  Osmanlı Devleti bir Medeniyet Devletidir. Medeniyet devletini ‘medeni’ insanlar kurar ve ayakta tutar. Medeniyet devletinin medeni neferlerini ise Allah’ın maarifetini idrak ve keşf üzerine kurulu maarif nezareti yetiştirir.

Osmanlı’nın maarif anlayışı ‘ahlak’ üzerine inşa edilmiştir. Ahlak ve samimiyet… Osmanlı ‘insan’ denilen girift varlığın bütün ruh topoğrafyasını çıkaran devletin adıdır. İnsanı anlayan varlığı, varlığı anlayan da hayatı anlayacaktır. İnsan anlaşılmadan ne varlık ne hayat… Herşey meçhul bir buudda kalır. Meçhulü malümleştiren, yani bilinemeyeni bilinir hale getiren fikir ve tefekkür… ve tüm bunları insanına verebilen bir devlet telakkisi. Ve cemiyette Fuzuli gibi şair, Sokullu gibi sadrazam, Sinan gibi mimar… ve daha nice ruh mimarları, hepsi bu maarifin esrarengiz müesseselerinden geçerek destanlaşan abide şahsiyetler… Enderun Mektebi, Sıbyan Mektebi, Saray mektebi, medreseler… ve esnaf kuruluşları, camiler, dergahlar, tekkeler, konaklar, zaviyeler… Hepsi bu ulvi maarif anlayışını avamdan havasa kadar tüm cemiyete vermeye vakfolmuş maarif aşıkları…

4)  Türkiye de uygulanan eğitim sistemi ile yıllardır kapısında beklediği avrupa eğitim sistemi arasında sizce ne gibi farklılıklar var? Ve Avrupai eğitim sistemi ülkemize etkileri ne olur?

Metin Acıpayam: Sualinizin ikinci tarafı tamamen yanlıştır. Zaten Tanzimat’tan bu yana maarif anlayışımızın yerini Avrupai eğitim anlayışı almıştır. Tesirini merak edenler bugüne bakabilirler! Bugün Avrupai ‘eğitim’ sisteminden doğan müşahhas gerçekler ortadadır. Farklara gelince, ortak yanımız yok ki farkları konuşalım. Her şey farklı. Bir alemin ismi; Şark, bir alemin ise Garb. İsimler bile farklı. Daha mefhumların dahi farklı olduğu bir mevzuda muhteviyat farklı olmaz da ne olur? Evrensel kültür ya da evrensel bilgi felan demeyin lütfen… Attilâ İlhan’dan Cemil Meriç’e, Necip Fazıl’dan Kemal Tahir’e kadar bütün insaflı Türk aydınları evrensel bilgi ya da evrensel kültürün bir yalan olduğunu ve bunun emperyalizmanın keşif kolu olduğunu defaatle vurgulamışlardır. Şark’ın insanı ‘eşrefi mahluk’ tur. Garbın insanı ise ‘konuşan hayvandır’ ya da ‘homo ekonomikus’tur. Şark’ın hayatı rıza-i ilahiyye etrafında idrak edilir, garbın hayat anlayışı ise ‘sınıflar’ etrafında teşekkül eden zulüm mekanizmasıdır. Varlık, Şark’ta eser iken Garpta müessirdir. Görüldüğü üzere, insan-varlık-hayat telakkilerimiz bile farklıdır. Buradan müşterek bir şey çıkabilir mi? Bize düşen Batı (hayvan) uygarlığından kendimizi tecrit etmek ve bu tecrit hamlemizle beraber tecdid (yenilenme) hamlemizi artık başlatmaktır.

5) Milli eğitim sistemine Osmanlı ve İslami bir eğitim sistemi entegre edilebilir mi, bu entegrasyon süreç ve sonuç bakımından ülkemizde ne gibi etkileşimlere yol açabilir?

Metin Acıpayam: Medeniyet asırların birikiminden doğar. Mazi reddedilemez, mazi küçümsenemez, doğrular alınır yanlışlar ibret alınarak atılır. Tarih telakkimizin özünde ‘tarih ilmine’ ibret nazarıyla bakmak vardır.

Ayağa kalkış ve silkiniş hamlemiz, tam manasıyla başladığı andan itibaren tüm İslam tarihinin safhaları didik didik tetkik edilerek eserler Latinize yapılacaktır. Burada temel sıkıntı şudur: Mazi tamamen alınamaz, ya da tamamen bugünkü buhranı bitirecek kaynak mazide aranamaz. Her zaman dilimi farklıdır, dün dündür, bugün bugün. Dün’ün sıkıntıları ayrı, bugünün sıkıntıları… Hazreti Mevlana’nın dediği gibi: ‘Dün dünde kaldı cancağızım, artık yeni şeyler söylemek lazım.’ Buradaki ‘yeni’ reformist yeni olmamakla beraber ‘kökü mazide olan ati’ hükmündedir.

Cemil Meriç kendiyle yapılan bir mülakatta ‘dava bugünü düne bağlamaktır.’ der. Dünü bugüne, bugünü yarına nişanlamak. Dün-bugün-yarın… İşte zaman dediğiniz şey üç kelimede saklı: Mazi, hal, İstikbal… Mazi bugünü, bugün yarını inşa eder…

Tecdid hamlesi gayet hususidir. Yeni bir şey getirmek yeni bir fikri tatbik etmek ilk etapta bir takım aksaklıklara sebebiyet verebilir. Burada aslolan bu aksaklıkları ‘tecrübe’ nazarıyla değerlendirmektir. Tatbikat ve tecrübe münasebet kurduğu andan itibaren yeni bir ilim çıkacaktır ki, bunun adı: tecrübi ilim…

Kaynak: http://turkishnetworktimes.com/metin-acipayamla-egitime-dair-roportaj/

Yorum bırakın